HABERLER
YILDIRIM, YALÇIN VE USLU’DAN “MİLLETİN BASINI VE 15 TEMMUZ” VURGUSU
Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikamız (BEM-BİR-SEN) tarafından, göreve giderken trafik kazasında hayatını kaybeden eski Genel Sekreterimiz adına düzenlediğimiz “İbrahim Keresteci Basın Ödülleri” sahiplerini buldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın katıldığı “BEM-BİR-SEN 9. İbrahim Keresteci Basın Ödülleri Töreni” İstanbul’da gerçekleştirildi. Törene Memur-Sen Genel Başkanımız Ali Yalçın, şube ve il başkanlarımız, Memur-Sen’e üye sendikaların İstanbul şube başkanları, iş yeri temsilcilerimiz; gazeteciler, İstanbul ilçe belediye başkan adayları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve davetliler katıldı.
LEVENT USLU: DARBESEVER BASINDAN DARBESAVAR BASINA GEÇİLDİ
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan ödül törenimizin açış konuşmasını yapan BEM-BİR-SEN Genel Başkanımız Levent Uslu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün aynı zamanda sendikalarının 25. kuruluş yıl dönümü olduğunu belirterek, “Merhum Başkanımız Keresteci, sendikal mücadelede güçlü ve etkili olmanın, medyada görünür olmakla mümkün olabileceğine inanırdı. Sesimizin gür çıkması için basın desteğinin vazgeçilmez olduğunu söyler, gazetecilik mesleğinin önemini vurgulardı. Kaza geçirdiği ocak ayında hem gönül verdiği sendikasının kuruluş yıl dönümü hem de sıkça kıymetine vurgu yaptığı Gazeteciler Günü bulunuyordu. Biz de sendika olarak merhum dostumuza vefamızı, anısına geleneksel hale getirdiğimiz basın ödülleri programıyla göstermeye çalışıyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Yine bu vesileyle 4 gün önce yıl dönümü olan 6 Ocak 2000 yılında kaybettiğimiz 7 güzel adamdan biri, gönül insanı, Konfederasyonumuz Memur-Sen’in kurucusu, Kudüs şairi Mehmet Akif İnan ağabeyimizi de rahmet ve minnetle anıyoruz.” dedi.
Sendikal hareketin ve basının tarihsel kesişimi üzerine konuşan Genel Başkanımız Levent Uslu, “Dünyanın her yerinde basını ele geçirerek hükümetleri değiştiren ve toplumları şekillendiren Küresel sermaye, Türkiye’de de geçmişte yapılan tüm darbe ve darbe girişimlerinde basını kullanmıştır. Millete ve milletin iradesine karşı yapılan 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan darbeleri; Gezi eylemleri, Kobani olayları ve son olarak 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin her biri bunun örneklerindendir. Gazetecilerimizin gayretleriyle basın kuruluşlarımızın Küresel sermayeden kurtulup milletimizin hissiyatını ve bekasını merkeze almasıyla, darbesever bir basından darbesavar bir basına geçilmiştir. 15 Temmuz’da Sayın Cumhurbaşkanımızın, Değerli Meclis Başkanımızın “ölümüne, ölümüne” çağrısına ilk ses veren Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu Memur-Sen olmuştur. Genel Başkanımız Sayın Ali Yalçın, “bütün üyelerimizle meydanlara iniyor, darbeye karşı tek yumruk oluyoruz” demiştir. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Genel Başkanımızın bu çağrılarını ise milletimize basınımız ulaştırmış, stüdyoları basılmasına rağmen millî iradeden yana tavır koymuştur. Asker üniformalı teröristlerin silahları enselerindeyken ilettikleri çağrıları duyan milletimiz, ölümüne meydanlara çıkarak alçak işgal girişimini bastırmıştır. Bir daha bu aziz vatanda darbeye tevessül eden, içeriden veya dışarıdan kim olursa bedelini en ağır şekilde ödeyeceğini bilmelidir. Millî iradenin hâkimiyeti uğruna can veren Şehidlerimiz ve kanı dökülen Gazilerimiz bilsinler ki bu vatanı namertlere, işgalcilere asla yem etmeyiz. Rabbim vatanımız üzerinde hain emel besleyenlere fırsat vermesin.” diye konuştu.
Bem-Bir-Sen Genel Başkanımız Uslu sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Sendikal mücadelemizin hedefi; yalnızca emek ve alın terinin değil, zalimlerin zulmünden kaçarken boğulan Suriyeli Aylan bebeklerin, terörist İsrail’in bombaları altında can veren Filistinli Muhammed Durra’ların, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da, Yemen’de, Somali’de ve daha dünyanın birçok yerinde işkencelerle katledilen yetimlerin de hakkını savunmaktır. Ekmeği aziz bilen, alın terini kutsal sayan bizler, elbette insan canını ve onurunu daha aziz bilmek ve korumak durumundayız. Biz biliyoruz ki; ekmeği özgürleştirmeden insanlık özgürleşemez. Gayretimiz; ülkemizin kendi hizmet kolunda en iyi sendikası olmakla beraber, dünyanın her ülkesinde verilen emek, ekmek ve onur mücadelesine öncülük ederek daha büyük hedeflere yürümektir.”
Genel Başkanımız Levent Uslu konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
“İstanbul’da yerel yönetimlerde 25 bini aşkın Memur çalışmaktadır. 25 bin Memurumuzdan 19 bini Bem-Bir-Sen’imizin Üyesidir. Başkanlığına aday olduğunuz İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan 14 bin Memurdan ise 12 bine yakını yine sendikamız Üyesidir. Yöneticilerimizin projeleri ve Memurlarımızın gayretiyle İstanbul’un daha da güzelleşeceğine inancımız tamdır.”
ALİ YALÇIN, BEM-BİR-SEN’İN TALEPLERİNİ YİNELEDİ
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çalışanlarına değer veren bir kurum olduğunu söyleyerek, personelin yaşadığı kreş sorunu ve yemek yardımı sıkıntılarının aşılacağına inandığını kaydetti.
Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, "Bunu aşabilecek iradenin bugün bu salonda olduğunu görüyorum. Memurların yemek yardımı, İstanbul'da çok fazla yaşanmıyor ama ağırlıklı olarak Anadolu'da yaşanan bir sorundur. Bu sorunu gidermek için çalışmalarımızı yapıyoruz. Bugün bu konuların burada dile getirilmesini son derece anlamlı buluyorum." diye konuştu.
Ali Yalçın, Bem-Bir-Sen’in taleplerini şu sözleriyle destekledi:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi de dâhil olmak üzere belediyelerde görev yapan kamu görevlilerimizin yemek yardımına, yemek hizmeti sunumuna dair sorunları var. Çözmenin kolay, sorunu gidermenin mümkün olduğu bir zemin de zamanda var. Bir Sayıştay kararı, belediye çalışanlarının zararı olarak kayda geçmiş. Kâğıtta yazan ile hayatta olan arasındaki farklılığı gidermek, yerel yönetim çalışanlarının yemek yardımı ve yemek hizmeti konusunda mahkûm edilmek istendiği mağduriyeti gidermek gerekiyor.
Zabıtaların kolluk görevlisi olarak huzurlu şehir için ortaya koyduğu pay var, fakat zabıta kardeşlerimizin yararlanabildiği yıpranma payı yok. Benzer hizmetleri farklı bir mecrada yerine getiren emniyet mensuplarının, silahlı kuvvetler mensuplarının yararlandığı yıpranma tazminatından zabıtaların yararlanmamasına bulunabilecek akla, hukuka ve fiili duruma uygun tek bir gerekçe yok.
İtfaiye hizmetlerini sunan, insanı kurtarmak için kendi canını ortaya koyan itfaiyeci kardeşlerimizin yıpranma tazminatı kâğıt üzerinde var, gerçekte ise neredeyse yok gibi… Yangınla ne kadar süre mücadele ettiysen o kadar sürelik yıpranma tazminatı. Yıpranma tazminatında birçok unvan ve görev için yıllık, aylık hesabı yapılırken itfaiye personeli için saatlik ve dakikalık yıpranma payı söz konusu… İtfaiyeci kardeşlerimizin yıpranma tazminatı, yıpranmayı tazmin etmiyor aksine temin ve tahkim ediyor. Bu unvanla görev yapılan süre esas alınması gerekirken, itfaiyeci olarak iş yapılan sürenin dikkate alınması hatasından vazgeçilmeli.
Diğer hizmet kollarındaki kurumlarda görev yapan kamu görevlileri gibi yerel yönetimler hizmet kolunda görev yapan kamu görevlisi arkadaşlarımız da ek gösterge vaadinin verilmesi doğru kapsama alınan çerçeveyi eksik buluyor. Ek gösterge konusunda, yerelden genele, hizmetliden genel müdüre doğru bir çerçevenin oluşturulması, bütün ek gösterge oranlarında artış ve 3600 ek gösterge konusunda daha fazla kamu görevlisini kapsayış hedefinin gerçekleşmesini bekliyoruz, istiyoruz, teklif ediyoruz.
Sosyal Denge tazminatı gerek yargı zemininde gerekse yürütme ve yasama zemininde Bem-Bir-Sen’in sendikacılığa, sendikal hayata ve mevzuata kazandırdığı bir kazanım olarak tescil edilmiştir. Sosyal denge tazminatında, cimriliğin değil cömertliğin, çekinmenin değil güvenmenin, zorlaştırmanın değil kolaylaştırmanın esas alınmasını bekliyoruz. Bu vesileyle, Sn. Binali Yıldırım’dan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda atacağı ilk imzalardan birinin Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi olmasını teklif ediyoruz. Bu noktada İstanbul gibi büyük ve önemli bir şehri yönetecek Başkanın, İstanbul için kaliteli hizmet üreten, üretecek belediye çalışanlarının hakkını teslim ve hukukunu temin etmesini, maaş ve ücretlerini yükseltmek noktasında fikri ve fiili zemin inşa etmesini diliyoruz.
İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerimiz büyüyor, kalabalıklaşıyor, sunulan hizmetlerin çeşitliliği ve sağlanan kolaylıklar artıyor. Fakat kamu görevlilerinin maaşlarında bu durumlara paralel bir artışın da yaşanması gerekiyor. Yaşanan sorunların çözümünün kolaylaşması, kamu görevlilerine sağlanan imkân ve fırsatların da çeşitlenmesi gerekiyor. Belediyelerde görev yapan kamu görevlilerinin unvan değişikliği, görevde yükselmesi noktasında ağır işleyen bir sistem ve yarına erteleyen bir yöntem hâkim. Bunu değiştirmek, yerel yönetimlerdeki kamu görevlilerinin kariyer ve liyakat noktasındaki beklentilerini karşılayacak değişiklikleri hayata geçirmek gerekiyor.
Belediye, İl Özel İdaresi ve benzeri yerel yönetim çalışanlarının yer değiştirmelerinde hemen her yönüyle yaşanmakta olan sorunlar ve sıkıntılar var. Elbette geçmişle kıyaslanmayacak düzeyde çalışma şartlarında iyileştirmeler yaşandı. Fakat devlet olarak geldiğimiz noktayla aradaki mesafe tamamen kapanmış değil. Bu noktada, eş durumunda dayalı, öğrenime dayalı, diğer kurumlara geçişe dayalı yer değiştirme talep ve isteklerin karşılanmasındaki sorunların giderilmesi gerekiyor.
Sosyal Denge Tazminatındaki sınırlamanın kaldırılması aksine en az sosyal denge tazminatı şeklinde bir anlamda asgari destek tutarının belirlenmesi gerekiyor. Yerel yönetim çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine, harcırahlarına, ikramiye konusunda yaşadığı sıkıntılara, haklı beklentilere olumlu cevap verilmesi gerekiyor.
Yerelde mutlu edemeyen sistem genelde mutlu edemez. Yerel yönetim çalışanlarının beklentilerini karlayamayan bir yapı yerel toplumun beklentilerini karşılayacak çerçeveyi oluşturamaz. Güçlü ülke için güçlü şehirlerin, güçlü şehirler için şehre güç katan kamu görevlilerinin varlığı şarttır"
BİNALİ YILDIRIM: YOLLARI BÖLERİZ, TÜRKİYE’Yİ BÖLDÜRTMEYİZ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Binali Yıldırım ise, “Karşınızda 12 yılda Türkiye'yi, alt yapıda 39. sıradan, dünyadan 9. sıraya yükseltmiş birini görüyorsunuz. Hava yolunu halkın yolu yapan birini görüyorsunuz. Yolları bölen, gönülleri birleştiren birisini görüyorsunuz. Yolları bölen, milleti birleştiren birini görüyorsunuz ama söylediğimiz bir şey var. Yolları böleriz, Türkiye'yi böldürtmeyiz.” diye konuştu.
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) kurucusu Mehmet Akif İnan, İbrahim Keresteci, görev başında hayatlarını kaybeden gazeteci, Polis ve Askerlere rahmet, Gazilere ise şifalar dileyerek sözlerine başlayan Binali Yıldırım şunları söyledi:
“Muallim Naci'nin güzel bir sözü var. 'Marifet iltifata tabidir, alıcısı olmayan meta zayidir.' diyor. Dolayısıyla başarılar, iltifatla olur. İyi başarıları beraberinde getirir. Millet olarak tenkitte çok cömert ama taltifte maalesef o kadar çok cömert değiliz. Bunu iyi bilmemiz lazım. Bugün aynı zamanda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'dür. Bütün gazetecilerimizin bugününü tebrik ediyorum.”
"Basın 15 Temmuz'da güzel duruş sergiledi" diyen Binali Yıldırım, "Basın deyip geçmeyelim. Basınsız da olmuyor, bazen basınla da olmuyor. Siyasetçi olarak bunu bilen birisiyim ve basınla çok muhabbeti olmuş, tatlı, biraz da buruk hatıraları olan birisi olarak söylüyorum. Meslek hayatları boyunca, çok okunan ya da günümüzün dijital tabiriyle çok tıklanan haber, araştırma, makale ve mülakata daha nice yıllar imza atmalarını diliyorum. 15 Temmuz alçak darbe girişiminin defedilmesinde, şüphesiz Cumhurbaşkanımızın liderliği, o zaman sorumluluğunu taşıdığım 65. Hükümet, aziz milletimiz, ülkeye, bayrağa, ezana sahip çıkması ama onun yanı sıra medyanın, basının o gece çok güzel bir duruş sergilemesi, durumdan vazife çıkararak teröristlere, alçaklara karşı tek yürek, tek yumruk olması, alçak girişimin bastırılmasında da çok büyük katkı sağlamıştır." dedi.
Seçim çalışmaları boyunca çok az konuşacaklarını ancak halkı çok daha fazla dinleyeceklerini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Rabbimiz bize boşuna iki kulak, bir ağız vermemiş. İki dinleyin bir konuşun diye vermiş. Bunda bir hikmet var. Üç şey makbuldür. Biz de ona riayet edeceğiz. Derler ki, 'Üç şeyde hikmet vardır: Musa'nın asası, babanın kesesi, sözün kısası.' Dünya değişiyor. Başkan Levent Uslu, bazı sorunlar anlattı. Değerli dostlar. Karşınızda 12 yılda Türkiye'yi, alt yapıda 39. sıradan, dünyadan 9.sıraya yükseltmiş birini görüyorsunuz. Hava yolunu halkın yolu yapan birini görüyorsunuz. Yolları bölen, gönülleri birleştiren birisini görüyorsunuz. Yolları bölen, milleti birleştiren birini görüyorsunuz ama söylediğimiz bir şey var. Yolları böleriz, Türkiye'yi böldürtmeyiz. Bu kadar açık konuşuyoruz. Bizim için makamlar, mevkiler geçer, gider. Büyük projelere, köprülere, havalimanlarına, hastanelere, Türkiye'nin kaderini değiştiren milyarlık işlere imza atan ve bu konularda geçmişi olan birinin 'yemek, kreş parası' gibi meselelerle bir saniye bile kaybedecek vakti yok. Size söz veriyorum. Bir pazarlık konusu olamaz. Bugün içinde bunu üzerime aldım. Birkaç gün içinde çözeceğim. Bunlar, seçim vaadi falan değil. Bunlar en temel insani ihtiyaçlardır. Biz bu kurumları biliriz. Bize ne ot yoldurduklarını biliriz. Biz onlara rağmen 20 bin kilometre yol, 56 havalimanı, Hakkâri’den Edirne'ye kadar internet yaptık. Onun için onların anlayacağı dili iyi bilirim. Gereğini yaparım."
Ödüller sahiplerini buldu
Konuşmaların ardından ödüle layık görülen gazetecilere ve kurumların temsilcilerine ödülleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Yıldırım tarafından verildi.
Ödül töreninden notlar
Mehter gösterisinin de yapıldığı BEM-BİR-SEN 9. İbrahim Keresteci Basın Ödülleri töreninin sonunda ise Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikamızın (BEM-BİR-SEN) 25. yıl dönümü, kesilen yaş pasta ile kutlandı. Tören, aile fotoğrafının çekimi ile sona erdi.