HABERLER
“KÜRESELLEŞEN DÜNYADA KENDİ FİKİR VE DÜŞÜNCEMİZDEN TÜREYEN KÜRESEL ORGANİZASYONLARA İHTİYACIMIZ VAR”
BEM-BİR-SEN HEYETİ KAZAKİSTAN’DA… ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGERSİ: 3. TÜRKİSTAN FORUMU’NA KATILDIK Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ile Genel Başkan Yardımcısı Gürkan Alper, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi tarafından düzenlenen “ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ: TÜRKİSTAN FORUMU III “Küreselleşme Sürecinde Türk Dünyasının Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler” konulu kongreye katıldı. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi tarafından 'Türkistan 2017-Türk Dünyası Kültür Başkenti' etkinlikleri çerçevesinde yapılan forumun açılış törenine, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Musa Yıldız'ın yanı sıra Türk dünyasından çok sayıda bilim adamı katıldı. Kazakistan’ın Türkistan şehrinde düzenlenen kongrede Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin sosyal, iktisadi, hukuki, vb. alanlardaki gelişimleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bu gelişmelerdeki rolü ve etkinliği ele alındı. "ORTA ASYA ATA YURDUMUZ, DÜNYANIN BULUŞMA, KAYNAŞMA COĞRAFYASIDIR" Kongrenin açılış konuşması yapan Genel Başkan Mürsel Turbay, tasavvufun, maneviyat dünyamızın önemli şahsiyetlerinden olan Hoca Ahmet Yesevi’nin adını alan bir üniversitede bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Orta Asya’nın ana yurdumuz, ata yurdumuz, dünyanın buluşma, kaynaşma ve paylaşma coğrafyasıdır. İnsanlık tarihine zengin içerikler üreten görkemli bir geçmişin coğrafyasıdır. Nicedir bu medeniyet zenginliğimizin mirasını tüketirken, şimdilerde bu mirası yeniden çoğaltacak gayretlerin varlığı, tarihimiz ve medeniyetimiz adına bizi umutlandırıyor ve sevindiriyor” diye konuştu. Kongrenin Türk İslam coğrafyalarının yeniden ihyasına ve inşasına önemli katkılar sağlayacağını belirten Turbay, “Bu tür çalışmaların; Batı’nın ürettiği seküler, ruhsuz ve bencil medeniyet değerlerinin, insanlığı uçuruma sürüklemesi karşısında, insanlığı kurtuluşa götürecek yeni bir pusula olacağını düşünüyorum. İnsanlık tarihine çok kıymetli değerler katan Türk İslam coğrafyaları, kısa sayılabilecek bir bocalama ve duraklamanın ardından yeni değerler üretmeye ve insanlığa yeni katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. “Adına küreselleşme dediğimiz interaktif dünya sistemi, bütün ülkelere bazı avantajların yanında dezavantajlar da getirdi” diyen Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay konuşmasına şöyle devam etti: “Bu yeni süreç; kapalı toplumlara dünyaya açılma, bilgiye ulaşma fırsatı sunarken; aynı zamanda bilgiyi üreten toplumların hegemonyasına maruz kalmalarına neden oldu. Burada üzerinde önemle durmamız gereken konu, küreselleşme sürecinin üretim kısmında mı tüketim kısmında mı yer aldığımız meselesidir. Bugün emperyalizm kavramı şekil ve boyut değiştirmiş, fiziksel tahakkümün yerini kültürel istila almıştır. Bize ait değerleri koruma, geliştirme ve yeni nesillere aktarma noktasında yaşadığımız en büyük sorun ve tehlike işte budur. Bilgiyi ve kültürü kendiniz üretemiyorsanız, manevi ve toplumsal değerlerinize tamamen yabancı kültürlerin istilasına maruz kalır, asimilasyona uğrarsınız. Türk İslam toplumları olarak küreselleşmenin bu aşamasında karşı karşıya kaldığımız en önemli sorunumuz budur. Küreselleşme, ekonomik ve siyasal anlamda avantajlar getirse de toplumsal yapımızı bozucu etkilerine maruz kaldığımız da bir gerçek. Böyle hayati önemde bir meselenin, geniş katılımlı bir kongre ile masaya yatırılmasını, kadim medeniyetler kuran Türk İslam coğrafyalarının kendi kültürel ve manevi kodlarıyla ayakta kalmayı sürdürmesi ve insanlık tarihindeki esas rolünü kazanması adına çok anlamlı ve kıymetli bulduğumu belirtmek isterim” ifadelerini kullandı. "KÜRESELLEŞEN DÜNYADA KENDİ FİKİR VE DÜŞÜNCEMİZDEN TÜREYEN KÜRESEL ORGANİZASYONLARA İHTİYACIMIZ VAR" “Küreselleşen dünyada kendi fikir ve düşüncemizden türeyen küresel organizasyonlara ihtiyacımız var. Bugün ürettiğimiz her değeri global ölçekte düşünmek ve buna göre strateji belirlemek durumundayız” diyen Turbay, “Bem-Bir-Sen olarak Uluslararası Emek Hareketi Konfederasyonu ICLM’i kurmamızın altında yatan neden de budur. Global düzeyde fikirlerimiz, küresel ölçekte şirketlerimiz, uluslararası boyutta sivil toplum kuruluşlarımız olmadığı müddetçe, küreselleşmenin olumsuz etkilerine maruz kalmaktan kurtulamayız. İnternet üzerinden dolaşıma giren her bilginin her dilden, her kültürden ve inançtan insanlara ulaşıyor olmasını avantaja döndürebilirsek, yani kendi değerlerimizi insanlığa ulaştırmanın bir aracı olarak kullanabilirsek, yaklaşık 2 asırdan bu tarafa Batı medeniyeti karşısındaki ezilmişlik halimizden de kurtulabiliriz. Çalışmayı ibadet sayan bir inancın mensupları olarak çok çalışmalıyız. Dünyanın her yerine erişimin alabildiğine kolaylaştığı bu küreselleşme sürecinde inancımızı, düşüncemizi ve medeniyet değerlerimizi ulaştırmak için çok çalışmalıyız. Yaklaşık son 10 yıldır Türkiye olarak soydaş ve kardeş ülkelerimizle çok yakın ilişkiler tesis etmeye çabalıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev’in önderliğinde başlatılan ikili ve çok taraflı işbirlikleri sayesinde, başta ekonomik olmak üzere siyasi ve kültürel alanlarda çok önemli adımlar atıldı. Bu adımların, işadamları, sivil toplum kuruluşları ve diğer resmi ve özel kurumlar tarafından son derece hızlı bir şekilde ilerletilmesi gerekiyor. Her alanda ilişkilerimizi artırmak, işbirliğimizi genişletmek durumundayız. Cazibe merkezinin Batı’da Avrasya’ya kaydığı yeni süreçte, avantajlı konumumuzu kullanarak, kardeş olduğumuzun idrakine vararak hareket etmeli; üreten, geliştiren ve bütün toplumlarla paylaşan bir anlayışla çok çalışmamız gerekiyor. Terör örgütleri üzerinden çıkar amaçlı vekâlet savaşlarının yaşandığı, yanı başımızda masum insanların katledildiği kirli bir süreci tersine çevirmek, yeniden barışın ve insanlığın değerlerini üretmek esas hedefimiz olmalıdır. Şuna hepimizin inanması gerekiyor; biz var olduğumuz sürece zalimler korku, mazlumlar güven içinde olacak. Cumhur reisimizin dediği gibi; Bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız. Çalışmalarınızın hayırlara vesile olmasını, Türk İslam milletlerine umut ve başarı olmasını Yüce Allah’tan temenni ediyorum. Böyle önemli bir kongreye ev sahipliği yapan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi’nin mütevelli heyetine, heyet başkanı Sayın Prof. Dr. Musa Yıldız’ın şahsında şükranlarımı sunuyorum. Değerli kongre koordinatörüne teşekkür ediyorum. Bütün hazirunu saygıyla selamlıyorum” dedi. Üniversite yönetimi konuşmasının ardından Genel Başkan Mürsel Turbay’a Kazak Milli Giysisi Çapan giydirdi. UNESCO tarafından 2016-2017 sezonu “Hoca Ahmet Yesevi” yılı ve kongrenin düzenleneceği Türkistan Şehri’nin TÜRKSOY tarafından 2017 yılının “Türk Dünyası’nın Kültür Başkenti” ilan edilmesi, kongreyi daha da anlamlı hale getirdi. 2 gün süren kongrede; Türk Dünyası Ülkelerinin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Yapılarındaki Gelişmeler; Türk Dünyasının Siyasi ve Hukuki Yapısındaki Son Değişimler ve Demokratikleşme Çabaları; Çok Uluslu Şirketlerin Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynaklarına Yönelik Politikaları; Yeni Dünya Düzeninde Türk Dünyasının Rolü: Fırsatlar, Tehditler ve Uluslararası Sisteme Entegrasyonu; Küreselleşme ve Bölgeselleşme Ekseninde Türk Dünyası Ülkeleri Arasındaki İlişkiler: Kazanımlar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri ele alındı.