HABERLER
İlk icraatı Üyelerimize baskı ve tehdit olan İstanbul Esenyurt Belediyesine Genel Başkan Yardımcımızın Katılımı ve Basın Açıklamasıyla TEPKİMİZİ GÖSTERDİK!..
İstanbul Esenyurt Belediyesinde Bem-Bir-Sen üyesi Memurlarımıza yapılan baskı ve tehditlere karşı basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına Genel Başkan Yardımcımız Recayi Karslı, 1 No.lu Şube Başkanı Metin Başaran, 3 No.lu Şube Başkanı Yakup Gündoğdu, 4 No.lu Şube Başkanı Ercan Olgun, 5 No.lu Şube Başkanı Şaban Çamcı, 9 No.lu Şube Başkanı Hasan Karakaş, başkan yardımcıları ve yönetim kurulları ile üyelerimiz katıldı.
Teşkilatlarımız tarafından eş zamanlı olarak İstanbul Esenyurt, Ankara Elmadağ ve Bilecik Bozüyük Belediyeleri önünde düzenlenen basın açıklamalarında, emeğe ve emekçiye saygısı olmayan zihniyetin 31 Mart Yerel Seçimleri Sonrası yeniden hortladığının altı çizildi.
Üyelerimizin yoğun katılımı ile gerçekleşen İstanbul Esenyurt Belediyesi önünde basın açıklamasını Genel Başkan Yardımcımız Recayi Karslı yaptı.
Basın Açıklaması:
31 Mart 2019 yerel seçimlerinin sonucunda, birçok belediye siyasi partiler arasında el değiştirmiştir. Bu sonuçları halkın iradesinin bir tecellisi olarak gördüğümüzden, seçilen her belediye başkanını tebrik etmeyi halkın iradesine saygının bir gereği olarak görüyoruz.
Ancak, el değiştiren belediyelerde Memur-Sen’e bağlı Bem Bir-Sen üyelerine istifa baskısı yapıldığını teessüfle müşahede ediyoruz. Söz konusu belediyeleri kazanan siyasi partilerin yandaşı ve arka bahçesi olan sendikalar, alelacele ve telaşla üyelerimize Bem Bir-Sen’den istifa edip kendi sendikalarına geçmeleri için mobbing ve baskı yapıyorlar. Öyle görünüyor ki emeği ideolojik bir aparata dönüştüren, emeğe ve emekçiye saygısı olmayan zihniyet, 31 Mart seçimleri sonrası hortlamaya başlamıştır.
Aynı baskı ve şiddet maalesef İstanbul Esenyurt Belediyesinde çalışan üyelerimize de yapılmakta, bazı sendikalar üyelerimizi Bem Bir-Sen’den istifa ederek kendi sendikalarına geçmeye zorlamaktadırlar. Şu ana kadar bazı üyelerimiz baskı ve tehditle istifa ettirilmiştir. Diğer üyelerimiz üzerindeki istifa baskısı da sürmektedir.
Bugüne kadar sendikal mücadeleyi ideolojik çatışmaların zemini kılanlar; çabalarımızla elde edilen kazanımları kendi kazanımları diye pazarlamayı emek hırsızlığı olarak saymayanlar; gerilime, yalan ve iftiralara bel bağlayanlar maalesef başka bir mücadele yöntemi bilmediklerini bir kez daha ortaya koymuşlardır.
Üyelerimizi işten çıkarma tehdidiyle kendi sendikalarına geçmeye zorlayanların, demokrasi ve özgürlük kavramlarını ağızlarından düşürmemeleri ise ancak bu değerleri istismar etmeleri ve kirli yüzlerini örten bir maske olarak kullanmalarıyla açıklanabilir.
Üyelerimize yönelen, sendika değiştirme baskısı, başta ILO olmak üzere uluslararası sözleşmelerde, Anayasa ve yasalarımızda koruma altına alınan “herhangi bir ayrım yapılmaksızın örgüt kurma ve örgütlere katılma hakkı”nı açıkça çiğnemektir.
Bu noktada üyelerimizin ilgili mevzuatta korunan haklarını, her türlü şiddet, baskı, şantaj veya tehditten uzak, tam ve özgür bir şekilde kullanmalarının sağlanması konusunda belediye başkanına ve bağlı olduğu partiye önemli bir sorumluluk düştüğünü hatırlatmak isteriz. Bu yaşananlar, belediye başkanının ve partisinin, seçim öncesi verdikleri “demokratik haklar ve özgürlüklere saygılı bir yönetim” sözü açısından bir samimiyet ve tutarlılık testidir.
Buradan Belediye başkanına ve partisine sesleniyoruz;
Eğer çalışanların iradesine konulmak istenen bu ipotekten parti ve belediye başkanının bilgisi yoksa bu çok vahim.
Yok, eğer bu ahlaksızlık başkanların bilgisi dâhilinde oluyorsa bu daha da vahim!
Parti ve belediye başkanları, ya kendi isim ve güçlerini kullanarak emekçilere baskı yapanlara dur diyecekler ya da bunun siyasi, hukuki, ahlaki ve sosyal maliyetine katlanacaklardır.
Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmeler tarafından teminat altına alınan hakların ayaklar altına alınması; belediye çalışanlarına karşı ayrımcılık suçunun işlenmesi; iş barışı ve huzurunun bozulması; bu şiddet, tehdit ve şantaja imkân verilmesi durumunda, buna sebep olan ve göz yuman bütün aktörler karşısında bütün yasal haklarımızı kullanmaktan ve demokratik tepkilerimizi ortaya koymaktan geri durmayacağımızı açık ve net bir şekilde buradan ilan ediyoruz.
Çalışanların özgür sendikal tercihini baskıyla değiştirmeye kalkanlar, üyelerimizin itibar ve itimat etmediği, teveccüh göstermediği sendikalara geçmeleri için tehdit ve baskı yoluna başvuranlar tarih, millet ve yargı önünde hesap vermek zorunda kalacaklarını bilmelidirler.
Üstlendikleri değer, ortaya koydukları amel kabul görmeyince, üye sayılarını artırmanın yolu olarak tehdit ve şantaja, gasp ve hırsızlığa başvuranların bu kirli tezgahları şüphesiz ki ellerinde patlayacaktır. Nitekim tarih bunun örnekleriyle doludur.
Sendikal ilke ve değerlerle bağdaşmayacak bu baskı ve tehditler karşısında ne teşkilatımız ne de üyelerimiz geri adım atmayacaktır.
Üyelerimize sendikal şiddet uygulayan, ekmeği ile oynamaya kalkanları açık ve net bir şekilde uyarıyoruz:
Bu gayr-ı meşru yol ve yöntemleri derhal terk edin!
Türkiye bir hukuk devletidir ve hiç kimse hukukun üstünde değildir.
Hiç kimse elindeki güce güvenerek hukuk dışına çıkma hak ve selahiyetini kendisinde görmesin.
Hiç kimse, her türlü vesayetle mücadele etmeyi ilke edinmiş bir yapı olarak üyelerimizin hür iradesi üzerinde kurulmaya kalkışılan vesayete seyirci kalacağımızı aklından bile geçirmesin.
Biz sürecin takipçisiyiz. Meydanı birkaç çapulcuya ve emek hırsızına bırakacak değiliz. Tehdit, şantaj ve baskılara bugüne kadar boyun eğmedik, bugün de yarın da boyun eğmeyeceğiz. Bu pabuçun bu kadar ucuz olmadığını defalarca gösteren bu aziz teşkilat bunu bir kez daha göstermekten bir an bile çekinmeyecektir.
Bu vesileyle başta üyelerimize baskı yapan sendikalar, belediye başkanları ve bağlı oldukları siyasi partiler ile hak ve hukuku korumakla mükellef hükümet olmak üzere tüm kesimleri sorumlu davranmaya ve sorumluluk almaya çağırıyoruz.