HABERLER
ICLM EMEK VE ADALET EKSENLİ İLK ULUSLARARASI SENDİKADIR
ICLM EMEK VE ADALET EKSENLİ İLK ULUSLARARASI SENDİKADIR Uluslararası Emek Hareketi Konfederasyonu (ICLM) Genel Başkanı Mürsel Turbay, Pakistan’ın en büyük ulusal kanalı CAPITAL TV’ye mülakat verdi. Turbay, NEWSPLUS programının yapımcısı ve sunucusu Ghulam Murtaza ile İstanbul Ayasofya Camii önünde gerçekleştirilen mülakatta soruları cevaplandırdı. [embed]https://youtu.be/NFj0Brty1ew[/embed] Bem-Bir-Sen ve ICLM hakkına bilgi veren Turbay, “ICLM dünyada emek ve adalet arayışlarının bir sonucu olarak kuruldu. Dünyada sermayeyi elinde bulunduranların, az gelişmiş ülke insanlarının emekleri üzerinden kurdukları sömürü düzenine karşı bir adalet hareketi olarak kuruldu. Batının sivil toplum kuruluşları maalesef sermayenin boyunduruğundan kurtulabilmiş değil. Global konfederasyon olduklarını iddia edenler bile dünyadaki emek sömürüsüne ve katliamlara karşı duyarsız kalıyorlar. Emek ve adalet eksenli yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Uluslararası çıkar meselelerinden bağımsız, bütün dünya insanlarının emek ve hak arayışlarına çözüm üreten, ortak akla ve vicdana sahip bir oluşum kurmak zorundayız” dedi. “ICLM KÜRESEL BİR SENDİKAL HAREKETTİR” “ICLM; inanç, etnik köken ve diğer tüm ayrımlardan bağımsız, küresel bir sendikal harekettir” diyen Genel Başkan Mürsel Turbay, “Emeği sömürülen bir Hristiyan'ın, alın teri çalınan bir Budist’in, ekmeğine göz dikilen bir Yahudi'nin hakkını korumak da bizim amaç ve hedeflerimizdendir. Biz hiçbir farklılığına bakmaksızın dünyadaki bütün insanların emek, hak ve adalet arayışında destek aldığı bir sendikal hareket olmak üzere kurulduk. Bu ideal ve hedefler doğrultusunda çalışıyoruz. Ve inanıyorum ki çok kısa bir sürede ICLM, dünyadaki bu arayışlara cevap verecek en büyük sendikal hareket haline gelecektir. Sivil Toplum kuruluşları dünya siyasetindeki etkinliklerini giderek artırıyor. Emek, adalet ve vicdan eksenli kurulacak küresel STK'lar sayesinde içinde bulunduğumuz kaotik durumu aşabiliriz. Küresel baronların çıkar uğruna başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok yerinde yol açtıkları savaş ve katliamlara karşı sesimizi yükseltebilir, bu sorunların aşılması için etkin olabiliriz” diye konuştu. “AYASOFYA KUDÜS GİBİ BİR SEMBOLDÜR” Ayasofya’nın, tıpkı Kudüs gibi bir sembol olduğunu ifade eden Turbay, şöyle devam etti: “Batı'nın emperyal Haçlı hayallerine karşı dünya mazlumlarının kalesi, küresel adaletin sembolüdür. Kudüs'ü Siyonist planlara, İstanbul'u da Haçlı entrikalarına kurban etmeyeceğiz. Kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayanlara karşı Kudüs ve İstanbul, insanlığın küresel direnişinin sembolleri olarak kalmaya devam edecek. Dünya 5'ten büyüktür derken işte bunu kastediyoruz.” “SURİYE’DEKİ KATLİAMLARA KARŞI BATILI SENDİKALAR HİÇ PROTESTO EYLEMİ YAPTI MI?” Suriye’de yaşanan katliamlara ilişkin soruyu da cevaplandıran Turbay, “Suriye'de 1 milyona yakın insan katledilirken, yerinden yurdundan olurken, Batı sendikalarının hiçbir protesto eylemi yaptığına şahit oldunuz mu? Bunca katliamda ölenlerin canını umursamayan sendikal örgütlerin, emek ve alın teri konusunda yeterince sorumluluk üstlenebileceği düşünülebilir mi? Fransa'daki terör saldırısında ölenlerle Türkiye'deki terör saldırısında ölenler arasında ayrımcılık yapanların, küresel bir vicdan hareketi olabilmesi mümkün mü? İşte bu nedenlerle dünya emekçilerinin hak ve adalet arayışlarında ICLM'e ihtiyaçları var. Küresel vicdanın sesi olabilirsek, eminim ki Batı'daki vicdan sahibi emekçilerin de içerisinde yer almak istediği bir sendikal örgüt olabiliriz” dedi. TÜRKİYE KÜRESEL VİCDANIN SESİDİR Türkiye’nin küresel vicdanın sesi olduğuna vurgu yapan Turbay, sözlerini şöyle tamamladı: “Suriye'de vatanlarını terk etmek zorunda kalan 4 milyona yakın insana kucak açtı, ekmeğini paylaştı. Medeni değerlerden, insan haklarından bahseden, kendisini medeniyetin beşiği sayan Ab ülkeleri ne yaptı peki? İyi bir sınav verebildiler mi? Maalesef sınıfta kaldılar. AB'nin ahlaki değerler diyerek övündüğü bütün ilkeleri bir çırpıda kenara attığını gördük. Ne kadar ayrımcı, ırkçı ve duyarsız bir anlayışa sahip olduklarını gördük. Türkiye yalnızca Müslüman mazlumların değil, kendisini çaresiz gören tüm mazlum milletlerin hamisidir. Tıpkı geçmişte Batı'nın katliamından kaçan Yahudilere kucak açtığı gibi, yarınlarda da küresel katliamcıların zulmünden kaçanların sığınağı olacaktır. ICLM, son 15 yılda Türkiye'nin haykırdığı küresel adalet ve hak arayışını temsil ediyor”