HABERLER
Genel Başkan Yardımcılarımız Recayi Karslı, Medeni Sevinç, Ahmet Selim Kadıoğlu ve Nurettin Sever, Birleşmiş Milletler ECOSOC Toplantısına Katılım Sağladı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezinde, 9-15 ve 16-19 Temmuz tarihleri arasında, 'Sürdürülebilir Kalkınma' başlığı altında gerçekleştirilen Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) Toplantısına, Genel Başkan Yardımcılarımız Recayi Karslı, Medeni Sevinç, Ahmet Selim Kadıoğlu ve Nurettin Sever katılım sağladı. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne (ECOSOC) Türkiye’den istişare statüsünde akreditasyona sahip tek sendika olan Bem-Bir-Sen, düzenlenen toplantıya üst düzey katılım sağlayarak, sürdürülebilir kalkınma, gelir adaletsizliği ve küresel sorunlara çözüm önerilerini dile getirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezinde düzenlenen toplantıya katılım sağlayan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal ile de bir araya gelen Genel Başkan Yardımcılarımız, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve gelir adaletsizliği konusunda fikir alışverişinde bulundu. Düzenlenen toplantının ardından Genel Başkan Yardımcılarımız New York Başkonsolosumuz Alper Aktaş’ı ziyaret ederek gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkürlerini iletti.
“Gelir Adaletsizliği Uçurumu Gün Geçtikçe Daha Da Büyüyor”
Herkes için iyi ve sürdürülebilir iş olanakları sağlamak hedefiyle işin geleceğinin ele alındığı toplantıda Genel Başkan Yardımcımız Ahmet Selim Kadıoğlu, bir konuşma gerçekleştirdi. Çalışanın tek sermayesinin emek olduğuna dikkat çeken Kadıoğlu, dünya genelindeki gelir adaletsizliğine dikkat çekerek, gelir düzeyi yüksek olan ülkeler ile gelir düzeyi düşük olan ülkeler arasındaki uçurumun gün geçtikçe daha da büyüdüğünü ifade etti.
“Kurt ile oturup kuzuyu yer, çoban ile oturup ağlar!"
Sorunların son bulması noktasında Birleşmiş Milletler’in çözüm üretemediğini dile getiren Kadıoğlu, “Birleşmiş Milletler’in 2000’de başlattığı Milenyum Hedeflerinin devamı niteliğinde olan 2030 ajandasındaki 17 konuya baktığımda, benden önceki konuşmacıları dinlediğimde anlıyorum ki sorunları bilmeyen ülke yok. Yıl 2019. Milenyum hedeflerinin üzerinden 19 yıl geçmiş ve hala aynı sorunları konuşuyoruz. Devletler için kısa olan 19 yıl, Aylan Kürdi’ler için bir ömür anlamına geliyor. Temsil ettiğimiz ülkeler için de 2030 hayli yakın duruyor ama Valeria Ramirez için çok uzak kalıyor. Yoksa sorunların çözümsüz kalıyor oluşunun temel sebebi, “sorunlara çözüm arayanların sorunlara yol açanlar olması” mıdır? Ülkemde güzel bir söz vardır: “Kurt ile oturup kuzuyu yer, çoban ile oturup ağlar!” Biz burada hedeflerimizi 2030’a yayarken, sorunları klimalı salonlarda tartışırken, Afrika’da akbabaların ölümlerini beklediği bebekler yok mu? Bana bu cüretkâr soruyu sorduran; AB ülkeleri, bir elin parmak sayısı kadar mülteci kotasında ayrılığa düşerken, ülkemin 4 milyondan fazla mülteciyi ağırlaması, onların sıkıntılarına halkımızın ortak olmasıdır.” şeklinde konuştu.
“Türkiye, Küresel İnsani Yardım 2018 Raporu’na göre, en çok insani yardım yapan ülke olmuştur”
“Bu dünyada kişi başına düşen yıllık geliri 300 doların altında olan ülkeler bulunuyor.” değerlendirmesinde bulunan Kadıoğlu, “Türkiye, bu ülkelere verdiği destekle, Küresel İnsani Yardım 2018 Raporu’na göre, en çok insani yardım yapan ülke olmuştur. Millî gelirinin yüzde 0,85’ine denk gelen insani yardımlar ülkemizi “en cömert ülke” konumuna getirmiştir. Çözüm kudreti olan ülkelerin, dünyanın genel sorunlarını sıralamak yerine, zor durumdaki ülkelere somut anlamda kimin ne yapabileceğini belirlemesi en kestirme çözümdür. Türkiye, yıllardır gelişmiş ülkelerden beklediği bu kısa yolda buluşulmaması nedeniyle yola yalnız başına çıkmış; durumu en kötü olan ülkelerin, çözüm bekleyen en acil konularını tespit ederek işe koyulmuştur. Bütün bu sorunlar yükünü, -her ne kadar dünya gelirinin yarıdan fazlasını alıyor olsalar da- BMGK’da söz sahibi olan 5 ülkenin omuzlarına yıkmak istemiyoruz.” dedi.
“Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da bombalarla öldürülecek çocuklar için bir çözüm önerimiz var mı?”
Bu nedenlerden ötürü insani ve vicdani planda ortak hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Kadıoğlu, “Çıkarları değil; ırk, dil, din, renk ayrımı yapmadan bütün insanlığın kurtuluşunu hedefleyen politikalar üretmek zorundayız. Ama 3 yıl değil, ama 5 yıl değil, 11 yıl sonra hiç değil… Şimdi çözüm üretmek zorundayız. Yarın sabah Afrika’da açlıktan ölmek üzere olan bir bebek için şimdi ne yapmalıyız? Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da ve diğer çatışma bölgelerinde belki yarın belki 1 hafta sonra bombalarla öldürülecek çocuklar için bugün burada bir çözüm önerimiz var mı? İnsanlık dışı şartlarda hayata tutunmaya çalışan mültecilere yarın hangi çözümü götüreceğiz?” diye konuştu.
“Gelin işe yarın değil, şimdi bugün burada başlayalım”
Yaşananlar karşısında dünyanın harekete geçmesi gerektiğini belirten Genel Başkan Yardımcımız Kadıoğlu, “Konuşuyoruz, hep konuşuyoruz. Yani sorunları tespit ediyoruz, tartışıyoruz, yarın uyandığımızda dünya bugünden farklı olmuyor. Peki, şu anda masada ne var? Bugün burada konuşulan onca sorun, ortaya atılan onca çözüm fikri adaletsizlikle boğuşmak zorunda kalan milyonlarca insan için hiçbir anlam ifade etmiyor, hiçbir sorununa çözüm olmuyor. Gelin işe buradan başlayalım. Konuşmak yerine eyleme geçelim. Tonlarca argüman üretmek yerine süreç içinde üretilen her çözümü anında eyleme dökelim. Denizyıldızı hikâyesini bilirsiniz değil mi? Kıyıya vuran milyonlarca denizyıldızı var. Ve biz onlara bakıp şunu söylüyoruz: Bu kadar denizyıldızını kurtarma şansımız yok. Böyle düşünmek yerine bir tanesini alıp denize atsak onun hayatını değiştirmiş olmaz mıyız? Sorunun büyüklüğüne, eşitsizlik ve adaletsizliğin mağdur ettiği milyonlara odaklanmak yerine şu anda elimizde olan imkânları kullanarak ne yapabiliyorsak onu yapalım. Gelin işe yarın değil, şimdi bugün burada başlayalım. Yarın sabah Afrika’daki o çocuğa ekmeği nasıl götürürüz, onun kararını verelim.” değerlendirmesinde bulundu.