HABERLER
Belediyelerde Sendikal Baskılar Raporu’nu Kamuoyu İle Paylaştık
Bem-Bir-Sen tarafından 31 Mart’tan sonra yönetim değişikliğine uğrayan belediyelerde yaşanan sendikal baskılarla ilgili hazırlanan rapor, İstanbul’da kamuoyuna açıklandı. Raporda, 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra yönetim değişikliğine uğrayan belediyelerde yaşanan sendikal baskılarla ilgili bilgilere yer verildi.
İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Belediyelerde Sendikal Baskı Raporu’nun basın toplantısına Bem-Bir-Sen Genel Başkanımız Levent Uslu, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Bem-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcılarımız Recayi Karslı, Ahmet Selim Kadıoğlu, Nurettin Sever, Şube Başkanları, işyeri temsilcileri, akademisyenler, çalışma hayatı uzmanları ve sendika üyelerimiz katılım sağladı.
İntikam Duygularıyla Hareket Ettiklerine Şahit Oluyoruz
Raporun basın toplantısında konuşan Genel Başkanımız Levent Uslu, seçilen yeni belediye başkanlarının özellikle CHP ve HDP’li belediyeler başta olmak üzere Bem-Bir-Sen üyelerine ve yöneticilerine yönelik sendikal baskılar yaptığını ifade ederek, “Propaganda sürecinde demokrasinin erdemlerinden bahsedenlerin, farklılıklara tahammülden bahsedenlerin, hayat tarzı ve tercihlerinde baskı altında olduklarını söyleyenlerin bugün tabiri caizse intikam duygusuyla hareket ettiklerine üzülerek şahit oluyoruz.” şeklinde konuştu.
Meydanlarda ‘Martın Sonu Bahar’ Diyenlerin İlk İcraatı ‘Emekçinin Yazını Kışa Çevirmek’ Oldu
Uslu, yerel seçimlerin ardından geçen 2,5 ay içinde Bem-Bir-Sen üyelerine yönelik mobbing ve tehtidlerin yaşandığını, sendikal baskıların giderek arttığını ve sürgün niteliğinde görev yeri değişikliklerinin yaşandığını belirterek, “Bu kadar haksızlık yaşanırken, hak, hukuk, adalet diyenlerin sessizliği ise bu konuda ne kadar samimi(!) olduklarını göstermektedir. Meydanlarda ‘Martın sonu bahar’ diyenlerin ilk icraatı ‘emekçinin yazını kışa çevirmek’ oldu.” diye konuştu.
Belediye Başkanlarına Bir Çift Lafınız Yok Mu?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da seslenen Uslu, Kılıçdaroğlu’nun “İşçi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin hakkınızı, sizin hukukunuzu, Cumhuriyet Halk Partisi dışında savunan bana bir tek parti gösterin bir tek parti. Sizin hakkınızı hukukunuzu savunuyoruz. Devlet üstüne baskı kurarsa, hükümet baskı için yanına gelirse, bana haber vereceksin kardeşim. Ben geleceğim yanında kapı gibi duracağım, senin hakkını hukukunu savunacağım” sözlerini hatırlatarak, “2,5 aydır onlarca eylem yaptık. Sesimizi duyurmak için yazılı, görsel ve sosyal medyada çok defa yer aldık. Hiç mi sesimiz size gelmedi? Biz belediye memurları olarak kendi hakkımızı, hukukumuzu koruyoruz. Üyelerimize belediye başkanlarınız baskı yapıyor. Bizim yanımızda kapı gibi durmasanız da belediye başkanlarına bir çift lafınız yok mu?” diye sordu.
Suç Duyurusu ve İnceleme ve SoruşturmaTalebinde Bulunduk
Yaşanan sendikal baskılarla ilgili olarak hak ihlallerinin yaşandığı Bolu, Bilecik, Bozüyük, Eskişehir Odunpazarı, İstanbul Esenyurt ve Kırşehir Belediye başkanları ve yöneticileri hakkında 18 Haziran’da Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirten Uslu, ayrıca aynı gün İçişleri Bakanlığına da sendikal baskı yapan belediyelerle ilgili inceleme ve soruşturma talebini ilettiklerini söyledi.
“Yapılan Baskılar Hukuka Aykırıdır”
Uslu, yaşananların her açıdan hukukun ihlali olduğunu ifade ederek, “Sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin baskılar ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır. Sendikal haklara müdahale Anayasamız başta olmak üzere, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, ILO Sözleşmelerine ve insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Aynı zamanda sendikal baskılar Türk Ceza Kanununa göre suçtur. Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmeler tarafından teminat altına alınan hakların ayaklar altına alınması, iş barışı ve huzurunun bozulması, belediye çalışanlarına yönelik tehdit ve şantaja imkân verilmesini sendika olarak asla kabul edemeyiz. Buna sebep olan ve göz yuman bütün aktörler karşısında bütün yasal haklarımızı kullandık, bundan sonra da kullanmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Emek Hareketine Baskıların Yaşandığı Bir Süreçten Geçiyoruz
Basın toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, emek hareketine baskıların yaşandığı bir süreçten geçtiklerini ifade ederek “Stresli günlerden geçiyoruz emek hareketi, sendikal hareketler olarak. Daha stresli günlerin bizi beklediğine ilişkin çalışanlar kendi aralarında konuşuyorlar. Bu ortam çalışanların psikolojisini bozmuş ve ne yazık ki onların çalışma huzurunu ortadan kaldırma boyutuna gelmiş durumda” diye konuştu.
Belediye Başkanlarına, ‘Sendikal Baskı Yapmayın, Emekçinin Düşmanı Olmayın’ Demiyor
“Yıllarca emek ve emekçiyi sermaye edinenler gelinen noktada emekçinin celladı, emeğin düşmanı olmuştur” diyen Yalçın, anamuhalefet partisine seslenerek “Sayın Kılıçdaroğlu grup toplantısından çok kalın puntolarla cümleler kuruyor. Günlerdir emekçiler sesini duyurmaya çalışıyor. Dün adliyenin ve içişleri bakanlığının önündeydik. Ondan önce belediyelerin önündeydik. Hiçbir cümle kurmadı bugüne kadar. Belediye başkanlarına, ‘sendikal baskı yapmayın, emekçinin düşmanı olmayın’ demiyor” diye seslendi.
Emekçinin Yazını Kışa Çevirdiler
Bazı belediyelerde yaşanan sürgünlere dikkat çeken Yalçın, “Martın Sonu Bahar” sloganını hatırlatarak “Emekçilerin yazını kışa çevirdiler. Emekçilere sesleniyorum. Reklam yüzlerine aldanmayın. Gerçek yüzleri ortaya çıktı. Koro şefini dinleyip, hayran olup, özellikle koro şefine teşekkür edenler, sonrasında koro şefinin görev yerini mezarlığa veriyorlar. Veteriner hekimi alıp park bahçelere gönderiyor. Kültür turizm sorumlusunu alıyor park bahçelere gönderiyor. Bu raporda özellikle Ardahan Belediyesinde bir sürgünün hikayesi var. Orada verilen görevleri okuyun. Baskıların boyutunu daha iyi anlayacaksınız” diye konuştu.
İşçi, Memur Omuz Omuza
Bolu’da işten çıkarılan sözleşmeli işçilerin sesini duyurmak ve sendikal baskılara tepki göstermek için Bolu’dan yola çıkarak Ankara’ya emek ve adalet yürüyüşü gerçekleştiren Hak-İş’e destek olacaklarını da ifade eden Yalçın, Perşembe günü geniş bir katılımla yürüyüşe katılacaklarını duyurdu. Yalçın, “Şu an Hak-İş’li arkadaşlarımız Bolu’dan Ankara’ya yürüyor. Yarın bu yürüyüşe Memur-Sen olarak biz de katılacağız. İşçi memur omuz omuza diyerek bu haksızlıklara karşı duracağız.” şeklinde konuştu.
Derman Belediyeciliği Değil Sürgün Belediyeciliği
“Zamanla bir çok şey değişmiş olabilir ama üzerinden çok zaman geçmesine rağmen hala değişmeyen şeyler var” diyen Yalçın, “28 Şubat’ın üzerinden yıllar geçti ama hala 28 Şubat’ın tortusuyla sıvanmış bir zihniyet aramızda dolaşıyor. Sloganı derman belediyeciliği diye yazabilirsiniz. Şu an yaşadığımız şey derman belediyeciliği filan değil; ferman belediyeciliğidir, sürgün belediyeciliğidir. Bizim bir sendikal hareket olarak siyasi partilerin aleyhine veya lehine cümle kurmak gibi bir derdimiz yok. Tutarlı olun diyoruz sadece. Milleti kandırmayın. Emek ve emekçiyle uğraşmayın diyoruz.” şeklinde konuşarak sözlerini noktaladı.
Belediyelerde Sendikal Baskılar Raporu Paneli
Raporun kamuoyuna açıklanmasının ardından ise Belediyelerde Sendikal Baskılar Raporu’nun panel kısmına geçildi. Dr. Murat Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde; Çalışma Hayatı Uzmanı Tarkan Zengin, Star Gazetesi yazarı Fadime Özkan, Ülke Tv Genel Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hasan Öztürk, Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik’in katılımcı olduğu panelde belediyelerde yaşanan sendikal baskılar ele alındı.
Bem-Bir-Sen Üyesi 7000 Kamu Görevlisi İstifa Ettirildi
Çalışma Hayatı Uzmanı Tarkan Zengin tarafından açıklanan raporda Bem-Bir-Sen üyesi 7000 kamu görevlisinin istifa ettirildiğini, 100’e yakın sendika yöneticisinin sürgün edildiğini, 53 sözleşmeli personelin işten çıkarıldığı bilgilerine yer verildi. Raporda özellikle, İstanbul-Esenyurt, Ankara-Elmadağ, Bilecik-Bozüyük, Antalya, Tunceli ve Eskişehir-Odunpazarı Belediyelerinde yaşanan sendikal baskıların ayrıntıları yer aldı. Kamu görevlilerinin yanı sıra belediyelerde çalışan işçilere yönelik baskılara ilişkin veriler de yer aldı. Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Hizmet-İş Sendikasına üye 742 işçinin işten atıldığı, 50 sendika üyesinin sürgün edildiği, 12 bin 500 üyesinin ise baskıyla istifa ettirildiği bilgisinin paylaşıldığı raporda “Demokrasi ve özgürlük kavramlarını ağızlarından düşürmeyen siyasi parti ve sendikaların, emekçileri işten çıkarma ve sürgün etme tehdidiyle kendi sendikalarına geçmeye zorlamaları sendikal haklara aykırılık teşkil etmektedir” ifadelerine yer verildi.
Bu Mücadele İş Hukukunun Sınırlarını İhlal Edenleri Terbiye Etme Mücadelesidir
Basın açıklamalarının ardından düzenlenen panelde konuşan Dr. Murat Yılmaz, “Bu raporda ortaya konulan problemlerin daha da derinleşmeden çözülmesi ve aynı zamanda, demokrasinin ve hukukun temel prensiplerine, sivil toplumun, sendikaların oluşturduğu kültüre riayet etmekle bu sorunların aşılabileceğini kabul etmek lazım. Ancak bu şekilde, iktidara gelince çalışanları adeta bir karşı cephenin husumet anlayışı gibi gören anlayış ortadan kalkar. Bu mücadele iş hukukunun gerektirdiği sınırları ihlal edenleri terbiye etme mücadelesidir. Bu terbiyeyi takınmaktan dolayı bu yanlışı yapan aktörlerin uzun vadede kendilerine bile faydası vardır. Türkiye’nin merkez kurumlarından biri olab Memur-Sen’i karşınıza alarak bu şekilde hareket edemezsiniz.” ifadelerini kullandı.
Emekçilere Yapılanlara Karşı Bu Tutum Kabul Edilemez
Gazeteci-Yazar Fadime Özkan ise, “Raporu okuduğum zaman siyasi alandaki rekabetin ve çekişmenin neticesinde emekçilerin böyle bir baskıya maruz kalmasından dolayı utandım. Hangi siyasi parti olursa olsun emekçilere yapılanlara karşı bu tutum kabul edilemez. Yapılan çalışmanın çalışma hayatı bakımından çok önemli olduğunu belirtmek isterim” diye konuştu.
Mücadeleden Vazgeçilmemesi Gerekiyor
“Sadece kafalarındaki düşünce yerelde iktidar olduklarında emekçilere karşı değil, tüm alanlarda dönüşüm ve kadrolaşma konusunda çok mahirler.” değerlendirmesinde bulunan Ülke Tv Genel Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hasan Öztürk, “Kendileri gibi düşünmeyi her anlamda bastırmayı düşünen bir kafa ancak raporda ifade edilen bu baskıları yapabilir. Kadrolaşma bilinci ve dürtüsü tüm bunları yapan yapıda muazzam derecede gelişmiştir. CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nun işçilere yaptığı çağrının ardından, “Neredesin Kılıçdaroğlu?” diye soruyoruz. Bu bakımdan yaptıklarını çok yadırgamıyorum. Çünkü yapılan bu baskılar, sürgünler ve zorlamalar fıtratlarının bir gereği. Mücadeleden vazgeçilmemesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan Baskılar 31 Mart Günü Akıllarda Planlanan Bir Şeymiş
Yaşanan baskıların rapor olarak hazırlanmasında rol alan herkese teşekkür eden Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik, “Emekçilerin nasıl bir baskıya maruz kaldıklarını bu raporla görmüş olduk. Raporda “Biz bu belediyeyi kazandığımız anda ilk yapacağımız işlerden biri sendika üyelerine baskı yapmak ve onları sendikalarından istifa ettirmek” şeklinde bir planlamanın olduğu açık bir şekilde gözler önüne seriliyor. Bir tercümanın hayvan barınağında, orkestra şefinin mezarlıkta görevlendirilmesi 31 Mart günü akıllarda olan bir şeymiş. Bu aynı zamanda bir tasviye ve kadrolaşma çalışmasıdır. Memur ve işçi olmak üzere toplam 20 bin emekçi 31 Mart’ın ardından sendikalarından istifa ettirilmiş. Bunu yeterince duyurma konusunda medya olarak eksikliklerimiz var. Artık medyanın etkisi değişti. Elinde telefonu varsa artık herkes gazetecidir. Sosyal medyayı iyi kullanmak gerekiyor.” dedi.
Panelin ardından gazeteciler, çalışma hayatı uzmanları, akademisyenler ile sendika yöneticileri arasında karşılıklı soru-cevap şeklinde görüş alışverişinde bulunuldu. Düzenlenen basın açıklaması ve panel toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.